İlk adet görülen günden menopoza kadar olan dönemde her ay rahim içerisinden meydana gelen kanama ya "menstrüasyon", "regle,"adet" denir.Adetin ilk gününden bir dahaki adetin ilk gününe kadar geçen zaman süresine de "menstrüel siklus" denir. Yaklaşık her 4 haftada bir oluşan bu kanamalar rahim iç katmanının yüzeyel fonksiyonel tabakasının atılması ile oluşur. Rahim iç katmanının gelişmesi ve buradaki değişiklikler ya da patolojiler yumurtalıktan salgılanan östrojen ve progesteron etkisi altındadır.
Yumurtalıklar bağımsız ve kendiliğinden hormon salgılayan organlar değildir. Yumurtalıkların fonksiyonları hipofiz ve hipotalamus tarafından salgılanan hormonlar tarafından kontrol edilir. Bu nedenle adet düzensizlikleri sadece rahim iç katmanındaki (endometriumda ki) değişiklikleri değil burada etkisi olan diğer organların patolojilerinide incelemek gerekir.
Menstrüel Siklusu oluşturan hormonlar:
1-LH-RH(LH-Releasing hormon): Hipotalamus’tan salgılanır. Östrojen ve progesteron miktarı ile ilgili olarak salgılanır. Özellikle östradiolün etkisi salgılanmasında daha fazladır. Östrojen miktarı kanda artınca LH-RH dozajı artmaktadır.Hipotalamustan salgılanan LH-RH, FSH'nın, özellikle LH’ nin sentezini ve salgılanmasını stimüle eder.
2-Gonadotropinler(FSH,LH):Hipofizden salgılanırlar.
A)LH-RH özellikle LH üzerinde etkilidir.
B)Östrojenler:Gonodotropinler üzerinde düşük dozlarda negatif rekontrol,yüksek dozlarda pozitif rekontrol yapmaktadır.Negatif kontrollerde FSH,LH dan daha duyarlıdır. Pozitif rekontrollerde ise LH,FSH dan daha duyarlıdır.Ovulasyonun öncesinde oluşan LH piki, östrojenlerin pozitif kontrolü sonucu oluşmaktadır.Ancak östrojenlerin LH piki meydana getirebilmesi için 200pg/ml'ni üzerinde olması gerekir.
C) Progesteron: Yüksek dozlarda sürekli kullanılmaları östrojenlerin negatif kontrolünü arttırır.Akut kullanılması gonodotropinler üzerine pozitif etki gösterir.Özellikle östrojen kullanıldıktan sonra progesteron kullanılması gonodotropin deşarjina neden olur.
D)İnhibin:Erkekte sertoli, kadında granuloza hücreleri tarafından salgılanır. FSH'ı inhibe eder.
E) Gonodotropinler fizyolojik seviyeye çıktıktan sonra negatif feedback etkiyle kendi kendilerini inhibe eder.
3-Östrojenler:
Gonodotropik hormonların etkisi altında yumurtalıktan salgılanır östrojenler. Menstrüel siklusun ilk yarısında, Teka interna ve granüloza hücreleri tarafından östrojen salgılanır.Ovulasyon olduktan sonra ise korpus luteum tarafından östrojen salgılanır.
4-Progesteron:
Ovulasyondan sonra meydana gelen korpus luteum tarafından salgılanmaktadır.
AYLIK ADET DÖNGÜSÜNDE HORMONLARIN İŞLEYİŞ MEKANİZMASI:
*Hipotalamustan LH-RH salgılandıktan sonra hipofize gelerek LH salgılanmasına neden olur.Siklusun başında FSH yüksek salgılanır.FSH follikullerdeki granüloza hücrelerindeki reseptörlerine tutunarak aromatizasyonu başlatır.Ayrıca folliküldeki LH reseptörlerinin oluşmasını sağlar.Ovulasyonun(yumurtlamanın) gününe uyan dönemde overde bolca Östrojen salgılanır,östrojenlerin etkisi ile LH piki olur,sonucunda da ovulasyon gerçekleşir.
*Döngünün başında östrojenler düşüktür.FSH’nin başlattığı aromatizasyon ve LH’nin Teka interna hücrelerinin simülasyonu sonucu östradiol salgılanması gittikçe artar.Yumurtlamanın hemen öncesinde en yüksek seviyeye 300pg/ml yi geçer ve pik yapar.Östradiol piki, LH pikinden 24 saat önceyani yumurtlamadan 36-60 saat önce oluşur.Östrojenlerin yumurtlamadan sonra salınım seviyelerinde azalma olur, luteal fazda değerleri 50-400pg/ml arasında kalır ve adet öncesi dönemde 40-50 pg/ ml seviyelerine iner.
*Adet döngüsünün ilk yarı dönemi olan “folliküler fazda”progesteronlar kan seviyesi olarak düşüktür.Yumurtlama sonucu oluşan korpus luteum tarafından salgılanmaktadır. Yumurtlama döneminden itibaren progesteron yükselmeye başlar, ikinci dönem olan “luteal faz” ortasında en yüksek kan seviyesine ulaşır daha sonra tekrar yavaş yavaş düşmeye başlar.
ADET DÖNGÜSÜNDE RAHİM İÇ KATMANININ DEĞİŞİKLİKLERİ:
Rahim iç katmanı (endometrium)“bazal tabaka” ve “fonksiyonel” tabaka olmak üzere iki tabakadan oluşur. Fonksiyonel tabakada kompakt ve spongiozs diye iki ayrı tabakadan oluşur.Rahim kavitesine yakın kısım kompakt tabakadır, bazal tabaka ya yakın olan kısım bez gövdelerinin bulunduğu kısımdır ve spongiozayı meydana getirir. Endometrium östrojen ve progesteron un etkisi altında değişen birtakım değişiklikler gösterir.Bez yapısı ve arasında kalan bağ doku ve bunların beslenmesini sağlayan kan damarlarında meydana gelen değişmeler mikroskobik olarak değerlendirilir ve rahim iç katmanının yani endometriumun fazları tespit edilir. Buna göre endometriumun 3 fazı oluşu
* 1-Proliferasyon.
* 2-sekresyon.
* 3- Menstrüasyon yani adet görmek. Menstruasyon östrojen ve progesteron seviyelerinin düşmesi sonucunda fonksiyonel tabakada meydana gelen doku atılımıyla oluşan kanamadır. Fonksiyonel tabakadaki bu atılmaya “deskuamasyon” denir ve östrojen yeniden salgılanmaya başladığından buna bağlı olarak aynı anda bazal tabaka da bir tamir olayı başlar buna da "regenerasyon" denir.
-Yumurtalıklardan östrojen salgısı arttıkça endometriumda olgunlaşma, kalınlaşma meydana gelir, damar sayısında artma, bez sayısında artma oluşur. Yumurtlamaya kadar devam eden bu devreye "proliferasyon fazı" denilir. Bu faz yaklaşık olarak ilk 10 gündür.
-Ovulasyon yani yumurta atılımının olması ile salgılanmaya başlanan progesteron sonucu rahim iç katmanı endometrium yeni bir fazla girer bu faza "sekresyon" fazı denir. Yumurtlamadan adet dönemine kadar olan ortalama 14 günlük süre sekresyon fazına aittir. Bu fazın erken,orta ve geç olmak üzere üç fazı vardır. Erken sekresyon fazı siklusun yaklaşık 16. ile 17. günlerine denk gelir.
Orta sekresyon fazı 20.- 21. günlerde görülür, geç sekresyon fazı ise 23.-24. günlerde oluşur. Klinik olarak normalde adet döngüsü yani menstrüel siklus 28 günlük periyotlar halinde ortaya çıkar.Yani 28 günden 4 gün fazlası ya da 4 gün eksiği normal bir siklus gün süresi olarak kabul edilir. Yani 21-35 günlük periyotlarda olan âdet kanamalarını normal sınırlar içerisinde kabul etmekteyiz, adet görülme süresi ise 4 gün ortalama kabul edilmesine rağmen 2-7 gün süren âdet kanama gün sayısı normal olarak değerlendirilir. Eğer âdet kanaması 2 günden az ise ya da 7 günden daha uzun sürüyor ise patolojiktir. Her adet döneminde kaybedilen kan miktarı yaklaşık 50 -100 gram arasında değişmektedir. Adet kanı içerisinde eritrositler rahim iç katmanındaki ödem sıvısı ve endometrial doku parçaları vardır.
DÜZENSİZ SİKLUSLAR (ADET DÖNGÜLERİ)
1-OLİGOMENORE:
Menstrüel siklus ların yani adet döngüsünün 35 gün ile 3 aylık periyotlar göstermesine oligomenore denilmektedir. Oligomenore tarzında olan adet sikluslarında anovulasyon yani yumurtlayamama veya korpus luteum yetersizliğine sıkça rastlanır.
2-POLİMENORE:
Menstrüel siklusun 21 günden daha az sıklık ile ortaya çıkmasına polimenore denilir. Burada adetlerin sık olarak görülmesi söz konusudur. Hipofiz-ovarial aks da bir disfonksiyon söz konusu olunca oluşur.Vakaların çoğunda korpus luteum yetersizliği görülmüştür.
3-HİPOMENORE:
28 günlük periyotlar ile gelen adet döngüsünde kanamanın az olması haline "hipomenore "denilir.ilk adet yaşından itibaren primer olarak böyle başlayabilir ya da düzenli bir adet sonradan bozularak sekonder olarak ortaya çıkabilir. Eğer Primer olarak ortaya çıktı ise pek çok vakada hipoplazik yani gelişememiş bir uterus görülür. Sonradan oluşan vakalarda ise doğum veya düşükler sonucu yapılan fazlaca küretajlar sonucu meydana gelen rahim içi yapışıklıklara bağlı olarak oluştuğu görülmüştür.Ayrıca genital tüberküloz vakalarında da rahim içi yapışıklık oluşabilir,bazı nörolojik bozukluklar veya şişmanlık gibi bulgular da hipomenoreye sebep oluşturabilir. Ayrıca doğum kontrol haplarının uzun süreli kullanılmaları da hipomenore sebebi olabilir.
4-HİPERMENORE:
Normal periyotlarla gelen fakat kanamanın fazla olması durumuna hipermenore denilir.Hipermenore primer olarak yani ilk adet görüldüğü andan itibaren ortaya çıkmış ise öncelikle bir kanama diyatezi araştırılmalıdır.
Sonradan ortaya çıkan hipermenore ise altında yatan sebepler incelendiğinde miyomlar, endometrial polipler, endometrium hiperplazileri veya adenomiyozis sonuçları ortaya çıkabildiği görülmüştür.Ayrıca hipermenore hipotiroidi olgularında daha sık görülmüştür.
Adet düzensizliklerinin tedavi modaliteleri yapılırken hastanın jinekolojik muayenesi, bulguları, yaşı, kanama miktarı birlikte değerlendirilir.Düzgün alınan bir anamnez den sonra ultrasonografi, vajinal ultrasonografi, gereği halinde biyopsi alabilmek amacıyla probe küretaj yapılır. Hormon profiline bakılarak değerlendirilir.Tüm bu sonuçların ışığında hormonal ya da cerrahi tedaviler uygulanır.